Ressam Adyalı’nın “Beni As” projesi ve manifestosu
”Beni As’, Adyalı’nın Eylül 2023’te İstanbul’da gerçekleştirdiği Performatif bir fotoğraf enstalasyonudur. Fotoğraflarını izleyiciye sunmayı amaçlayan Adyalı, 48’i tuval resmi, 17’si resim olmak üzere toplam 65 fotoğraf yerleştirdi. kağıt üzerine yapılan akrilik fotoğraflar, sokaklarda “Beni Asın” yazan etiketlerle izleyicilerin beğenisine sunuldu. Bu performansın amacı, fotoğraflarını atölyesinden çıkarmak; Eserlerini beğenen ya da ilgilenen insanlarla karşılaşmak, Adyalı fotoğraflarının sokaktan ücretsiz olarak satın alınması ve bu kişiler tarafından sahiplenilmesi anlamına geliyor.
Adyalı, “Ben ürettiğim eserlerin bir depoda toz birikmesi yerine zaten dolaşımda olmasını istedim. Bir sanatsever alıp evine götürmeli mi; Geri dönüşüme değer veren biri alıp boyamalı; bir hurdacının arabasında yok, maddi değeriyle satılmak üzere yolculuğuna devam etsin… Resimlerimin oradan nereye gideceğini kim bilir. “Bu noktada değerli olanın bana yaşattığı duygu olduğunu düşünüyorum. üretmem bedenimden geçip tuvale yansıdı ve beni bırakıp yeni yerini bulmak üzere gerçek yola koyuldu” diyor.
Günümüzün sanat tüketimini eleştiren Adyalı, “Tıpkı sosyal medyada gezinirken karşılaştığımız bir görüntü gibi resimlerimin insanların karşısına çıkmasını istedim. Galeri ortamında olmadan, günlük hayatta beklenmedik bir stüdyo ziyareti gibi hissettirmesini istedim. “İzleyicinin takdirini ifade edebilmesi, merakını tabloya dokunarak giderebilmesi, elinde tutabilmesi ve isterse arkadan öne bakabilmesi için çözümü yine sokağın özgürlüğünde buldum. istiyor ve ‘almaya kalksam kim bilir ne kadara mal olur’ düşüncesiyle bağdaştırdığı işi eve götürmekten vazgeçmiyor” diye ekliyor.
Sanatın kalıplaşmış yargılarına karşı hareketini şöyle sürdürüyor: “Bu performansla sanatın sıkıştığı kalıplardan taşmasını izlemek istiyorum.” ‘Sanatçı siz ona böyle diyorsunuz, siz ona böyle diyorsunuz.’ Kalıp yargılardan uzaklaşmak istiyorum. Duygu ve niyetlere aracılık eden, akademik dilde tanımlanan ve ancak belli bilgiler sonucunda ulaşılabilen bir şeye karşı olduğumu ve olmam gerektiğini göstermek istiyorum. “Birisi benim tabloma baktığında kendinden bir şeyler görüyorsa, uzun süredir düşünmediği bir şeyi düşünüyorsa ya da ‘Benim olsaydı bunu nerede saklayacağımı çok iyi biliyorum…’ diyorsa hoş karşılanır. “
”Bu duyguları yaşayabilmek için insanların sanatla ilişkisinin, bir gün boyunca galeri gezerek, asla sahip olamayacakları bir eserin fotoğrafını telefonuyla çekip sosyal medyada paylaşmanın ötesine geçmesi gerekiyor. “Sanatın herkes tarafından tüketilmesi, insanların gerektiği kadar onunla bağlantı kurabilmesi ve sanatın bu seviyeye indirilmesi için sanatçılar üzerine düşeni yapabilmeli.”
Performansı sonucunda karşılaştığı şeyleri şu şekilde ifade ediyor: “Sonunda 4 gün süren bu rastgele kurulum süreci sonucunda ‘araç’ olarak kullandığım 65 fotoğraf sokaklara dağıtıldı. Stand süreci boyunca çok sayıda olumlu yorum aldım. Olumlu yorumların yanında etkileşimler de var. Bana merakla yaklaşan ve ne yaptığımı soran yaşlılardan “Bu başarıların ışığında yeni bir bakış açısıyla üretmeye, kendimi sokağa ve hayata katmaya devam edeceğim.”
Adyalı, projesinin manifestosunu da yayınladı.
– Beni Asın Manifestosu –
Ben Adyalı.
Atölyemden 2018 yılından bu yana topladığım tabloları ve kağıt üzerine yaptığım 65 fotoğrafı alıp, üzerinde “Asın Beni” yazan etiketlerle sokaklara yerleştirdiğim 4 gün süren Performatif bir stant kurulumu gerçekleştirdim. Bana ilham veren sokaklara, içimden ve atölyemden geçen duygu ve düşüncelerle ürettiğim eserleri bıraktım.
Amacım sanatla karşılaşmayı beklemeyen kitlelere beklenmedik bir stant deneyimi yaşatmak, olası izleyici kitlemin etkileşimini sağlamak ve eserlerimin dolaşıma girmesini sağlamaktı. Atölyeden sonra seyahatlerin nereye devam edeceğini tahmin edemesem de, eserimi bir sanatseverden alıp onun evine asmak ya da bir hurdacıya arabasına satıp tuvali boyamak benim için çok pahalı. para kazanabilir. Çünkü biliyorum ki sonuçta fotoğraflarım hayatım boyunca dolaşıyor.
Bu enstalasyonun bir diğer amacı da, herkesin geçebileceği rastgele bir sokakta, rastgele bir sanat eseri bularak sanatla etkileşimi artırmaktı. Dijitalleşmenin zirvede olduğu bu dönemde, sosyal medyada gördüğümüz bir görsel, bir fotoğrafa dönüşüyor. Gerçek boyutunda iletişim kurulabilen ortam.
İzleyicinin eserleri müze, galeri ve sanat mekânları dışında, kuralsız ve steril olmayan ortamlarda görmesi, istenirse eserlerle iletişime geçebilmesi sanata olan ilginin gelişmesi açısından büyük değer taşıyor bana göre. Genel olarak. Günümüz sanat tüketiminde irdelenmesi gereken bir diğer önemli konu da, beğenildiği takdirde eserlere belli bir ücret karşılığında sahip olunabilmesidir diye düşünüyorum.
Sonuçta sanatçının ilham almakla, duygu ve düşünceleriyle yoğrularak, üretmekle meşgul olması gerekir. Sanatçılardan satış ve pazarlama becerisi beklenmemelidir. Her ne kadar rekabetçi bir alan olsa da herkesin ve her şeyin bir esere, bir markaya dönüştüğü bu çağda, iş dünyasının bu beklentilerinin sanatçıdan dışlanması gerekiyor.
Sanatın sanat mekanlarının dışında da sergilenebileceği anlayışıyla yola çıktığım ikinci performansım As Beni, İnsargi sokak standıyla benzer motivasyonlara sahip. Çünkü sanatın yalnızca elit grupların anlayabileceği, tartışabileceği ve sahiplenebileceği bir insan etkinliğinden çok daha fazlası olduğuna ve sanılanın aksine hisseden, düşünen herkese hitap ettiğine inanıyorum.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı