Haber

İslamofobi, İslam’ın yayılmasını engelleme çabasının bir sonucudur.

Batı toplumlarında İslamofobinin yaygınlaşmasının nedenlerine değinen Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr. Bu gerçeği gizlemek için de İslamofobi uydurmasıyla dikkatleri başka yöne çekerek kendi insanlarını uyutmaya devam ediyorlar.” söz konusu. Öngören, İslam’a kıyasla diğer canlıları ve çevreyi korumanın, imanla yaşayarak huzurlu ve mutlu olmanın önemine dikkat çekti.

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Enst. Üye Dr. Reşat Öngören, batı ülkelerinde yaygınlaştırılmaya çalışılan İslamofobi hakkında bilgi vererek, İslamofobinin neden gündemde tutulmaya çalışıldığını anlattı.

“İslâm’ın barışçıl esaslarından insanın etkilenmemesi mümkün değildir”

Batı’nın ısrarla yaydığı İslam korkusu yani İslamofobi’nin yeni bir şey olmadığını söyleyerek konuşmasına başlayan Prof. kendi ülkelerinde İslam karşıtlığının zeminini oluşturmaya çalıştılar. Çağımızda iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte İslam’ın insanlığın kurtuluşu için verdiği mesaj engellenememiş ve batılılar paniğe kapılmaya başlamıştır. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden yapılan çevirilerin Amerika’da uzun süre en çok satan eserler olması, batılı yöneticilerin göz ardı edebileceği bir şey değildi. Kanaatimce, günümüzde İslamofobinin çılgınca yayılması, İslam’ın yayılmasını engelleme çabasının bir sonucudur. Çünkü bir insanın İslam’ın barışçıl esaslarından etkilenmemesi mümkün değildir.” söz konusu.

İslam’a göre diğer canlıların ve çevrenin korunması da önemlidir.

Öngören, İslam’ın barış, iyilik ve barış demek olduğunu hatırlattı. Peygamberimiz (sav)’in ‘selamı yaygınlaştırın’ tavsiyesi, barışı, iyiliği ve imanı yaymak demektir. İnanç aynı zamanda ‘güvende hissetmek’ anlamına gelir. Allah’a iman eden, kendini imanda hisseder ve diğer insanlara da iman etmiş olur. Öte yandan Kuran’da Peygamberimiz için “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” denilmektedir. Peygamberimiz kendisini ‘rahmet peygamberi’ olarak tanımlıyor. Alemlere rahmet olmak, bütün varlığın kurtuluşu için gönderilmek demektir. İslam denilince sadece insan ve diğer canlılardan değil, bütün dünyadan bahsetmek gerekir. İslam’a göre diğer canlıları ve çevreyi korumak, güven içinde yaşamak, huzurlu ve neşeli olmak kadar değerlidir.” açıklama yaptı.

“Doğada her şey insanın hizmetine sunulmuştur, israf ise haramdır”

“İslam dini, din, dil ve ırk gözetmeksizin insanların onurlu bir şekilde yaşamalarını sağlamak için düzenlemeler yaptığı gibi, hayvanların doğal yaşamını ve çevreyi korumaya yönelik düzenlemeler de yapmıştır.” diyen Prof. Dr. Reşat Öngören sözlerini şöyle sürdürdü:

Nitekim Peygamber Efendimiz, kediye eziyet eden kadının ahirette mutlaka cezasını çekeceğini, kuyudan çıkardığı suyu pabucuyla ölmek üzere olan köpeğe veren günahkâr kadının, ölmek üzere olan köpeğe verdiğini bildirmiştir. susuzluk affedildi. Doğadaki her şey insanın hizmetine verilmiştir ama gereğinden fazla tüketilmesi yani israf edilmesi yasaktır. Bundan dolayı İslam, sadece insan için değil, diğer canlılar ve çevre için de bir savunma kalkanı oluşturmuştur.”

Verdikleri zararı gizlemek için İslamofobi üreterek dikkatleri üzerine çekiyorlar.

Batılılar başta olmak üzere İslamofobiden bahsedenlerin, bunu kendi tatmin ve gelişmeleri adına farklı din ve ırktan insanlara, yaşadıkları coğrafyaya veya çevreye verdikleri zararı kamufle etmek için yaptıklarını kaydetti. Reşat Öngören bunun için medyanın gücünü kullandıklarını söyledi. Öngören, “Binlerce insan zulüm ve ıstırapla katledilirken, bunu dürüstçe haber bile yapmayan batı medyası, bir yandan da gemiden sızan petrole batan bir kuşu çerçeveleyerek insanlara acıyor. ne kadar canlı ve duyarlı olduğu algısını oluşturmak. Yıllardır başka ülkelerde kurdukları fabrikalar çevreyi kirlettiği halde sesini çıkarmayanlar, kirlilik kendi yaşam alanlarını tehdit etmeye başlayınca halk adına üzülüyor. İnsanları, hayvanları, bitkileri, yani tüm varlığı mahveden atom bombasını başı sıkıştığında atabilenler, insanların, hayvanların ve çevrenin korunması konusunda kimseye söz söylemeye hakları olmadığını bilmelidirler. . Ama ne yazık ki bu gerçeği gizlemek için İslamofobi üreterek karşı tarafa dikkat çekerek kendi insanlarını uyutmaya devam ediyorlar.” şeklinde konuştu.

“Bilim insanlarına referans olacak uzun soluklu lisansüstü çalışmalar yapmayı planlıyoruz”

Bu durum karşısında ilk akla gelenin Müslümanların iletişim araçlarını kullanarak İslam’ın gülen yüzünü, mübarek mesajını, canlı ve çevre duyarlılığını geniş kitlelere ulaştırmak olduğunu belirten Prof. Reşat Öngören, “Ancak bu konunun bilimsel-akademik çalışmalarla ortaya konulması, etkili ve kalıcı olması açısından bence daha önemlidir.” söz konusu. Öngören sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu nedenle Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf İlimleri Enstitüsü’nde bilim insanlarına referans olacak uzun vadeli lisansüstü çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Bu nedenle İslam’ın iç yönünü temsil eden tasavvufun engin ilmine değer vermek istiyoruz. İslam’ın/Tasavvuf’un ırk, dil ve din ayrımı gözetmeksizin insana, coğrafya gözetmeksizin canlılara ve çevreye bakışını ortaya koymayı planlıyoruz. Zira farklı katmanları ile varlığın, insan, hayvan ve çevrenin metafizik boyutu en çok tasavvuf tarafından ele alınmış ve bunların bedeli en çok tasavvuf alanında kaydedilmiştir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

alasehirajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort